Dervişlere soru sormamak iyidir; çünkü onu yalan söylemeye zorlamış olursun; niçin? Çünkü eğer ona soru soran cismâni ise, onun aklına uygun şekilde cevâb vermek gerekir; ve hak olan nasıl ise, onu söylemek mümkün değildir. Çünkü onun lâyığı ve kabûl edebilicisi değildir; ve onun ağzı ve boğazı böyle bir lokmaya lâyık değildir. Bundan dolayı onun sorusunu geçiştirmek için havsalasına ve isti’dâd’ına lâyık yalandan bir cevâb vermek lâzımdır. Gerçi derviş her ne söylerse yalan olmaz; ancak soruya göre cevâb olmasıyla berâber, söz ve hak onun yalan olmasıdır. Ammâ dinleyene göre doğru olur ve doğruluğu fazladır bile.
Bir dervişin bir yardımcısı var idi; onun için sağdan soldan bir şeyler isterdi. Bir gün bu istemenin mahsûlü olmak üzere ona bir yemek getirdi, o derviş de yedi. Gece ihtilâm oldu. Bu yemeği kim tarafından getirdin diye sordu. Şakird:
“Bu yemeği bana güzel bir kız verdi” diye cevâb verdi. Ve derviş dedi:
“Vallâhi ben yirmi seneden beri ihtilâm olmamışımdır; bu onun lokmasının eseri idi.”
Dervişe böylece sakınma lâzımdır ve herkesin lokmasını yememelidir. Çünkü dervîş latîftir, ona çabuk te’sir edip, birtakım şeyler gözükür. Nitekim tertemiz beyaz bir giysiye, siyahlık bulaşırsa, gözükür; fakat siyah bir giysinin üzerine, kir ve siyahlık te’sir etmez. Ne kendisine ve ne de halka gözükür.
Şimdi mâdemki böyledir, dervişin zâlimlerin ve harâm yiyicilerin ve cismânilerin lokmasını yememesi lâzımdır; çünkü o lokma çabuk te’sir eder. Hiç hesapta olmayan bir lokmanın te’sirinden, bozuk fikirler ortaya çıkar. Nitekim o kızın yemeğinden dervîş ihtilâm oldu.