Ben tamamiyle salt yokum ve hiçim. Bu makâmda tevâzu’ pek fazladır. Herkes anlamaz. Bir kimse Allah rızâsı için kulluk eder. Sonuçta arada onun kulluğu vardır. Her ne kadar Allah için ise de, kendini ve Hudâ’yı görür. O suya gark olmamıştır. Gark olan o kimsedir ki, onda hiçbir hareket ve fiil kalmaz. Onun hareketleri, ancak suyun hareketi olur. Arslanın birisi, bir ceylanı kovaladı; ceylan kaçtıkça kaçtı. İki vücûd ve varlık var idi. Biri arslanın, diğeri ceylanın vücûdu. Ancak arslan ceylana yetiştiği zaman, ceylan onun kahır pençesinde kaldı ve arslanın heybetinden kendinden geçmiş olarak, arslanın önünde düştü. O anda arslanın varlığı ve vücûdu kaldı; onun varlığı mahvoldu ve kalmadı. Gark olmak budur ki, Hak Teâlâ evliyâyı, halkın arslandan ve kaplandan ve zâlimden olan korkularının dışında olarak, kendisinden korkmuş kılar ve korkunun Hak’dan ve emînliğin Hak’dan ve yaşama ve sevincin Hak’dan olduğunu onlara keşf eyler.