Hak ile kul arasında perde ikidir; kalan perdeler bundan ortaya çıkar: O da sıhhat ve maldır. Sağlıklı bedeni olan kimse “Hani Hak? Bilmiyorum ve görmüyorum” der. Kendisinde hastalık ortaya çıkınca, “Yâ Allah, yâ Allah!” demeye başlar; ve Hak ile arkadaş olup konuşur. Bundan dolayı gördün ki, o sıhhat onun perdesiydi ve Hak o hastalık altında gizlenmişti; ve bir insanın ne kadar mal ve kuvveti varsa, o kadar sebepleri ve isteklerini tertîb eder ve gece gündüz onunla meşgûl olur. Düzensizlik başgösterince, nefis zayıf olup, Hak etrâfında dolaşır. Beyit: Tercüme:
“İlâhî, zillet ve fakr ve el boşluğu Sen’i bana getirdi. Ben Sen’in zelîl ve eli boş bir kulunum.”
Hak Teâlâ Firavun’a dörtyüz yıl ömür verdi; ve memleket ve pâdişâhlık ve isteklerinin hepsini ihsân etti. Bunların hepsi, onu Hz. Hak’dan uzaklaştıran perdeydi. Hakk’ı zikretmemesi için isteksizlik baş ağrısı vermedi; ve ona arzûlarına meşgûl ol ve bizi yâd etme, dedi. Beyit: Nazmen tercüme:
“Mülkten geldi Süleymân’a gınâ
Hazret-i Eyyûb’e az geldi belâ”